Cumartesi, Temmuz 10

Roman Denemeleri

1)
Katil kapıcıydı. 17 numarada yalnız yaşayan yaşlı kadını evinde bir hazine sakladığını düşündüğü için öldürmüştü. Fakat kadının her Pazar saksılarının içine gömdüğü ve bu gömmelerden birine tesadüfen şahitlik yapmış kapıcının altın sandığı şey sandoz tabletlerinden başka birşey değildi. Zavallı kadın çiçek sevgisinin kurbanı olmuştu. Kadını bu iş için aldığı susturuculu tabancasıyla vurduktan sonra bütün saksıları tek tek boşaltan kapıcının sinirleri saksı toprağın içinden çıkan her sandoz tabletini gördüğünde giderek geriliyordu. "Burada olmalı, biliyorum mutlaka bir saksıda çıkacak, bunda değilse diğerinde" diye söylenen kapıcının titreyen sesi, 98nci saksıdan çıkan yarısı erimiş sandoz tabletini eline aldığında ağlamaya dönüşmüştü. Kapıcı kontrolünü kaybetmiş, ellerinde sandoz tabletleri hüngür hüngür ağlıyordu. Ağlamaları duyan apartman yöneticisi geldiğinde bütün olanları hıçkıra hıçkıra anlatmıştı.

Apartman yöneticisi bana telefonda bunları anlattıktan sonra olay yerine ulaşmam fazla zamanımı almadı. Kadının cansız bedeni yerde yatıyor, kapıcı ağlamaya devam ediyor, susturuculu tabanca da bir kenarda duruyordu. Çok can sıkıcı bir görevdi. Ortalıkta çözecek hiçbir şey yoktu. Formalite icabı kurşunu aramaya koyuldum (kadının vücudunda değildi, kalbinden girmiş ve dışarıya çıkmıştı). Şu masanın oralara bir yerlere saplanmış olmalıydı. Hayır, o bölgede kurşun yoktu. Apartman sakinleriyle birlikte odanın her yerini aramıştık ama kurşun hiçbir yerde yoktu. Sanki yer yarılmış içine girmişti. Neredeydi bu kurşun? Çiçek sevgisinin kurbanı olmuş bu yaşlı kadının kalbini, para hırsının kurbanı bir adamın silahından çıkarak delip geçen bu lanet kurşun neredeydi? Ebenin şeyine bakmış mıydın peki? Ulan dangol herif böyle roman mı olur lan, artist, susturuculu tabancanın bir markası yok mu hem, niye söylemiyorsun, araştırmaya üşendin di mi pezevenk. Sandoz tabletleri girsin bir tarafına. Ay sinirlerim bozuldu.


2)
Gemimiz parçalanmıştı. Ben ve 10 sene sonra bir sabah bizi bu ıssız adadan kurtaracak gemide resmi olarak evlenip ardından sonsuza kadar mutlu bir hayat süreceğim Ketrın hariç herkes ölmüştü. Ketrın'la neler yaşamamıştık ki bu zaman zarfında. Anlatmakla bitmez. Ketrın ilk başlarda biraz asabiydi. O zamanlar hep kavga ederdik, ama gün geldi gülüştük, gün geldi ağlaştık, gün geldik.. Hay gününe sıçayım senin, zaman zarfına osurayım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder